ANKARA (İGFA) – Ulusal Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Bengü Türk TV canlı yayınında eğitim gündemine ait açıklamalarda bulundu, soruları cevapladı.
Türkiye’nin 5-14 yaş aralığındaki okullaşma oranında OECD’yi geçtiğini kaydeden Bakan Özer, kelam konusu raporda hem Türkiye’nin 20 yıldaki gelişmesine, güzelleşmesine hem de eksikliklerine değinildiğini belirtti.
20-39 yaş aralığındaki vatandaşların eğitimle buluşma oranının da OECD’nin üzerinde olduğuna dikkati çeken Bakan Özer, “İşte eğitimdeki okullaşma oranları, fiziki yatırımlar, eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirmek için fiyatsız kitaplardan burslara, fiyatsız yemeklere kadar toplumsal siyasetler, eğitim sisteminin önündeki antidemokratik uygulamaların kaldırılması, başörtüsü yasakları, katsayı uygulamalarının kaldırılması üzere eğitimin demokratikleştirilmesi, yani eğitimin eğitim sisteminin toplumsal taleplere daha hassas hâle getirilmesiyle ilgili adımlar ve yükseköğretimdeki yapılan açılımlar. OECD bu hakkı teslim ederken içimizdeki kimilerinin bu hakkı teslim edememesi vicdani olarak kendi vicdanlarına bıraktığımız bir durum.” diye konuştu.
Raporda, Türkiye’de yükseköğretim kurumlarının sayısının 209’a çıkarılması, eğitim sisteminin kalitesinin artması ve öğretmenlik meslek kanunu üzere uygulamaların da detaylı bir biçimde olumlu gelişmeler olarak yer aldığını bildiren Özer, bunları görmekten büyük memnunluk duyduğunu söyledi.
“Türk eğitim sistemi şu an Türkiye yüzyılına hazır mı?” sorusuna cevap veren Bakan Özer, Türkiye’de yirmi yıl evvel eğitim sisteminde öncelikle erişim sorunu bulunduğunu anımsattı. Özer, kelamlarına şöyle devam etti:
“20 yıl öncesine karşılaştırdığımız vakit Türkiye, erişim sorununu çözdü. Kız çocuklarının okullaşma sorununu çözdü. Okulların niteliğini arttırmayla ilgili kaliteli bir formda büyümeyle ilgili çok değerli uzaklıklar katetti ancak katetmemiz gereken daha uzaklıklar var. Bizim emelimiz bundan sonra, eğitim sisteminde kaliteyi daima artırmak lakin bir şeyi merkeze almak. O da nedir? Kültürünü, bedellerini, devletini, milletini bilen, onu içselleştirmiş fakat dünyayı da tanıyan, dünyayla da rekabet edebilen jenerasyonlar yetiştirebilmek. Şu andaki en fazla odağımız bu olacak ve burada da ana mihenk taşımız, bizim kilit taşımız öğretmenlerimiz olacak. Öğretmenlerimize daha fazla yatırım yapacağız. Öğretmenlerimizin bu bedellerin taşıyıcısı olarak okullarımızda işlev icra edebilmeleri için Ulusal Eğitim Bakanlığı olarak her türlü takviyesi sağlayacağız. Yeni adımlarla birlikte, bu çerçevede Türkiye yüzyılında en sağlam araçlardan bir tanesi eğitim sistemimiz olacak.”
